Mide ağrısına ne iyi gelir
Stres ve kötü beslenmenin bir etkisi olarak mide ve bağırsak hastalıkları yaygınlaşıyor mide ağrısına ne iyi gelir sorusuna her geçen gün daha değerli cevaplar aranıyor.
Herhangi bir ağrı hissettiğimizde öncelikle yaşadığımız sıkıntıyı bir an önce sonlandıracak çareler ararız. Mide ağrısına ne iyi gelir diyen birisinin ilk hedefi midesinde çıkan yangını söndürmek, ağrıyı bir an önce dindirmektir. Acıyı çeken bilir, kişiler böyle düşünmekte haklıdırlar da.
Bununla birlikte rahatsızlığın kökenine inmeden evde kendi kendine bir şeyler yiyip içmeyle tedaviye ulaşma çabası ancak bir kör döğüşünden ibarettir. Bu nedenle arama motoruna mide ağrısına ne iyi gelir yazıp karşınıza çıkan seçenekleri körü körüne uygulamak yerine hastalığın ne olduğunu tespit edip ona göre bir tedavi planı uygulamak gerekir.
Bu konuda en iyi yol doktora gidip neyinizin olduğunu öğrenmektir. “Doktora gidecek olsam ne diye şu an bu sayfada geziniyorum ?” diye söylendiğinizi duyar gibiyim.
Gerçek şu ki mide ağrıları tesadüfen yolda karşılaşılan dostlar veya bir kereye mahsus ödenen vergiler gibi hayatımızı geçici etkileyen şeyler değildir. Mide sorunları genellikle kalıcıdır veya üzerine düşmezseniz kalıcı hale gelir.
Bir illet ömür boyu peşinizi bırakmayacaksa en azından onun ne olduğunu öğrenmek istemez misiniz ? Hastalığın ne olduğunu öğrenirseniz doktora gitmediğiniz zamanlarda internetten pratik kürler okuyup bunlarla tedavi olma imkanınız olur. Örneğin mide ağrınız reflü kaynaklı ise boş yere hazımsızlığa karşı bitkisel kür uygulamazsınız.
Mide ağrısının nedenleri
Mide ağrısının nedenleri geniş bir yelpazeye dağılır ve olsa olsa metodu ile bulmanız kolay olmayabilir. En sık rastlanan mide ağrısı nedenleri reflü, gastrit ve ülserdir. Bunlara ilave olarak çeşitli enfeksiyonlar (pankreatit vs), gaz kaynaklı ağrılar, bağırsak hastalıklarına bağlı ağrılar, tümörler, mide fıtığı gibi hastalıklara bağlı ağrılar da mide ağrısı şeklinde karşımıza çıkar.
Reflü
Mide ağrısının yaygın sebeplerinden birisi reflüdür. Reflü yemek borusu ile mide arasında vana görevi gören kas grubunun (isterseniz siz buna et parçası, organcık veya başka bir şey diyebilirsiniz) işlevini kısmen veya tamamen yitirmesi ve bunun sonucunda midede sindirilen yiyeceklerin eğilme veya yatma anında yemek borusuna geri gelerek orayı tahriş etmesiyle oluşur.
Midenin girişindeki bu vanayı alaturka tuvaletlerde gidere konan tıpaya benzetebiliriz. Dışkı giderden geçerken tıpa açılır, dışkı geçince de kapanır ve borulardan tuvalete koku gelmez. Bu tıpanın kapağı esnekliğini kaybederse veya kırılırsa yenisi ile değiştirirsiniz.
Örnek pek iç açıcı olmadı ama mide ile yemek burusunun arasındaki vana işlevi gören kapağın ne işe yaradığını tarif edebildi sanırım. Mide ile yemek borusu arasında bir açı vardır ve bu da kapağın işlevini artırır.
Peki bu kapak neden işlevini kaybeder ? Bazen buna genetik yatkınlık neden olur. Bebeklerde görülen reflüyü buna bağlamak mümkündür. Yani bazılarında kapak görevi gören kas grubu yeterince güçlü değildir veya çevredeki kaslar daha az güçlüdür.
Anatomik olarak bir sorununuz yok ise de reflü olabilirsiniz. Bunun için iki faktör bir araya gelmelidir. Birincisi, üzüntü, keder, stres ve endişe gibi mide asitlerini mide boşken de salgılattıran duygulardır. Bazı insanlar stresi tolere etmekte zorlanır, bazıları kaygılı kişilik tipi grubuna girer, bazıları ise adeta felaket paratoneridir. Bu kişilerin mide hastalıklarına yakalanma ihtimali daha fazladır.
İkinci faktör ise yemek yeme alışkanlıklarıdır. Ne yediğiniz kadar nasıl yediğiniz, hangi aralıklarla yediğiniz ve ne kadar yediğiniz de önemlidir. Acılı, baharatlı, ekşili veya yağlı yiyeceklere düşkünseniz sindirim için midenin daha fazla asit salgılamasına neden olursunuz. Bu durum sadece reflüyü değil gastrit ve ülseri de tetikler. Daha fazla asit demek “keskin sirke küpüne zarar” misali organların kendisine de zarar verir. Bahsettiğim yiyecekleri sindirmeye çalışan midenin asitleri mide vanasını günden güne yıpratır.
Reflüyü tetikleyen yiyecek grubu epey kalabalıktır. Yazıyı uzatmamak için onlara burada yer vermiyorum. Reflü hastalarının bu yiyecekleri iyi bilmesi ve ölçülü tüketmesi gerekir.
Çok yemek, boğazına düşkün olmak, bir seferde tıka basa ve hızlı yemek yemek reflünün başlıca sebeplerinden bir tanesidir. 120 kilo ağırlığında bir kişi düşünün bir de 60 kilo ağırlığında bir kişi düşünün. Bu kişilerden hangisinin baskülü daha önce bozulur ?
Sanırım ne demek istediğimi anladınız. Mideyi çok çalıştırırsanız, bu çok asit ve çok yıpranma demektir. Bir defada fazlaca yemek ise iki şekilde zararlıdır. Birincisi çok besin bir anda çok asit demek, ikincisi çok besin çok basınç demektir. Mide dolu iken mide kapağına basınç artacak ve kapağı esnetecektir.
Bu durumu kişinin yemek yedikten sonra yatması veya tam tersine ağır fiziksel aktivitelere girişmesi daha da kötüleştirir. Reflü hastalarının öğünlerde az yiyip ara öğünlerde atıştırma yapması gerekir. Diyelim ki bir seferlik kaçamak yapıldı, o takdirde yemekten sonra oturmak veya hafif işlerle uğraşmak gerekir.
Sözün kısası reflüye hayatın zorluklarına karşı kırılgan kişilik yapısı ve yanlış beslenme tarzı neden olur. Bunların dışında reflüye sebep olan üçüncü şey ise mide fıtığıdır. Mide fıtığının bel fıtığı ile bir benzerliği veya alakası yoktur.
Mide fıtığı midemin yukarı doğru sarkması ile oluşur. Normalde her organın sabit bir yeri vardır. Bazen anatomik anormallik nedeniyle midenin sabitlendiği yer kayar ve ameliyatla sabitlenmedikçe sürekli reflü şikayetleri olur.
Reflünün en sık görülen ve tarif edilen belirtileri midede yanma, boğaza doğru göğüs hizasında yanma ve kusma olmaksızın yediklerin mideden geri gelmesidir.
Gastrit
Gastrit reflü ve ülserin üvey kardeşi gibidir. Reflü veya ülser olan kişilerde gastrit görülme ihtimali fazladır. Başlangıç aşamasında ve ilerleyen zamanlarda hiçbir şikayete neden olmayacak kadar sinsi olan bu hastalık ciddi mide ağrılarına neden olana kadar ciddiye alınmadığı için genellikle kronikleşir.
Gastrit mide iç yüzeyini kaplayan ve mideyi kendi ürettiği asitten koruyan zar tabakasının zedelenmesi ile oluşur. Bu hasar enfeksiyon nedeniyle olabilir, yara şeklinde olabilir, erozyon şeklinde de olabilir.
Reflüde olduğu gibi endişeli kişilik yapısı ve yanlış beslenme alışkanlığı gastrit oluşumunda etkilidir. Gastritte ekstradan Helikobakter Pylori faktörü vardır. Mide asitlerine dayanıklı olan bu bakteri türü kamçıları yardımıyla mide içindeki sıvı hareketliliğine karşı koyarak midenin daha az asitli üst bölgelerine tutunmayı başarır ve hayatını idame ettirmek için bulunduğu yeri enfekte eder.
Helikobakter Pyloriden başka gastrite neden olan bakteriler de vardır ama en meşhuru o olduğu için mide mikrobu denilince akla Helikobakter Pylori gelir.
Gastrite bu bakterinin yol açtığını öğrenince bu bakterinin vücuda nasıl girdiğini ve nasıl kurtulma imkanı olduğunu merak ettiğinize eminim. İnsanlarımızın yarısında fazlasının belki de yüzde yetmişinin midesinde bu mikroptan vardır. Yani bu mikroptan korunmaya çalışmak beyhude bir çabadır.
Bununla birlikte gelişmişlik azaldıkça bu mikrobun görülme sıklığı da artmaktadır. Tüketilen su ve gıdaların hijyen durumunun bunda etkili olduğu düşünülmektedir. Avrupa’daki gastrit vakaları daha çok midenin alt tarafında ve stres kaynaklı iken ülkemizdeki gastrit vakalarında mide iltihaplarının daha çok midenin üst bölgelerinde ve Helikobakter Pylori kaynaklı olduğu görülmüştür.
Bundan şöyle bir sonuç çıkarmak mümkündür. Helikobakter Pylori’den kişisel çabanızla korunmanız zordur ama su kalitesi yüksek ve gıda güvenliği iyi bir memlekete taşınırsanız bu mikrobu kapma ihtimaliz düşer.
Helikobakter Pylori kaynaklı gastritin daha sonra ülser ve mide kanseri gibi daha fazla can sıkan hastalıklara yol açma ihtimali de vardır.
Bazen de Helikobakter Pylori suçsuz yere asılan idam mahkumu gibidir. Helikobakter Pylori gastrite neden olur ama midede Helikobakter Pylori varlığı sizin gastrit olduğunuz manasına gelmez. Gastrit olsanız bile bunun kesinlikle midenizdeki Helikobakter Pylori den kaynaklandığını söyleyemeyiz.
Helikobakter Pylori antibiyotikle tedavi edilebilen ama bir süre sonra tekrar mideye geri dönebilme ihtimali olan bir bakteridir ve illa ki miden temizlenmesi gerekmez. (Çoğunlukla uzun vadeli olarak bu mikrobun kökünü kazıyamazsınız, siz sıfırladıktan bir süre sonra geri gelir)
Şüphe yok ki gastrit oluşumunda stres ve endişenin önemli bir yeri vardır. Gastrit Helikobakter Pyloriye bağlı olsun veya olmasın strese çözüm bulmadan gastrite de çözüm bulmak zordur.
Gastrit mide bölgesinde belli belirsiz ağrılar şeklinde belirtiler verir. Bu belirtiler genellikle gastritin ilerlemiş safhasında görülür. Eğer gastrite bir tedavi uygulanmazsa mide zarındaki yüzeysel yaralar daha derin yaralara ve ülsere dönüşür.
Ülser
Ülser kaygılı insanların hastalığıdır. Tek başına kötü beslenmenin ülsere neden olduğunu söylemek zordur. Endişeli kişilik yapısı, gerektiğinde can sıkıcı olaylara “boş ver” diyememe, tevekkül yoksunluğu, yaşamda mükemmeliyetçilik ısrarı uzun yıllar içinde ülsere götürür.
Ülser ağrıları zaman zaman dayanılmaz olur ve basit bitkisel kürlerle geçmez. Tedavi için ilaçların doktorun önerileri dahilinde kullanılması ve ciddi kısıtlamaların olduğu bir diyet uygulanması gerekir.
Ülser hastaları her türlü ekşi, baharatlı, acılı, yağlı ve asitli gıdalara karşı hassastır. Hastalar midesinin hangi yiyeceğe ne kadar tepki gösterdiğini bilirler. Sakıncalı besinleri kısıtlı tüketmek ve ilaçları düzenli kullanmak ülseri tamamıyla tedavi etmez ama hastaların rahat etmelerini sağlar.
Mide ağrısını geçirmek için evde yapılabilecek basit şeyler
Mide ağrısını geçirmek için şunları deneyin:
Papatya çayı: Çay, meyve suyu, gazoz ve kahve mide ağrısını körükleyen içeceklerdir. Bunların yerine sakinleştirici ve ağrı kesici etkisi olan papatya çayını deneyin. Papatya çayı şiddetli mide ağrısını kesmez ama kısmi rahatlama sağlar. Uzun vadede de çayı terk edip papatya çayı gibi bitki çaylarını içmek olası mide ağrısı şikayetlerini de azaltır. Papatya çayı düz kasların gevşemesini sağlayarak mide kramplarını ve spazmları da azaltmaktadır.
Sıcak su torbası: Mide ağrıları şiddetli ise sıcak su torbasına kaynar suyu doldurun ve uzanır halde iken karnınıza koyun. Sıcaklığın verdiği gevşeme mide ağrısını hafifletecektir. 15 dakika uygulamak yeterli olacaktır. Ağrılar yeniden şiddetlenirse yeniden deneyebilirsiniz.
Pirinç suyu: Pirinci haşlarken, pirinçteki bazı maddeler suyuna geçiyor. Bu suyun içindeki maddeler mide iç yüzeyi ile mide asitleri arasında bariyer oluyor ve ağrıyı azaltıyor. Yani pirincin haşlama suyu doğal bir mide ilacıdır.
Aynı miktar pirince pilav pişirirken kullandığınız suyun iki katı kadar su koyun ve pirinçler yumuşayana kadar haşlayın. Suyu süzüp içilebilecek ısıya gelince için. Haşlanmış pirinci de çorbalarda veya yemeklerde kullanabilirsiniz.
Nane çayı: Nane çayı mide kaslarını rahatlatır, sindirimi düzenler, safra akışını hızlandırır. Evde taze nane varsa çiğneyerek tüketebilirsiniz.
Nane çayını yapmak için bir bardak suyu kaynatın ve üzerine nane ekleyerek 5-10 dakika demleyin. Soğumadan için.
Limon ve su: Limon suyu besinleri parçalamaya yarayan hidroklorik asit üretimini artırır. Bu nedenle ülser ve gastrit hastaları doğrudan limon suyunu içmemelidirler. Sıcak su içine yarım limon suyu sıkarsanız bu hazımsızlığa bağlı mide ağrılarına iyi gelir.
Zencefil çayı: Zencefilin içinde bulunan gingeroller ve shogaoller sindirim sistemindeki düz kasları rahatlattığı için mide krampları ve karın ağrılarını hafifletir, mide bulantısına da iyi gelir.
Zencefil çayını yapmak için 2 bardak suyu kaynatıp üzerine parça veya toz zencefil atınız ve birkaç dakika demlenmesini bekleyiniz. Tatlandırmak için bal kullanabilirsiniz.
Rezene çayı: Rezene çayının hem ağrı kesici özelliği vardır hem de hazımsızlığı giderir.
Maden suyu: Hazımsızlık ve kabızlık kaynaklı ağrılarda madensuyu iyi bir alternatiftir.
Kaynak: http://www.health.com/health/gallery/0,,20569920,00.html
Reflüye iyi gelen yiyecekler
Yulaf ezmesi: Ülkemizde yulaf ezmesi pek tüketilmiyor. Batı’da ise kahvaltıda en sık tüketilen yiyeceklerden. Bir çok filmde yulaf ezmesi + süt şeklinde kahvaltı yapanları görmüşsünüzdür sanırım.
Yulaf ezmesi mide asitlerini emiyor ve reflü hastalarında mide sıvısının geri gelmesini önlüyor. Onu süt ile tüketirseniz sütün mide asitlerini nötürleyici özelliği sayesinde etkisini artırabilirsiniz. Bir çok meyve, içerdiği salisilik asit veya sitrik asit gibi mideye dokunacak asitler içermesi nedeniyle reflü hastaları için kısıtlı tüketilecekler listesindedir.
Yulaf ezmesi ile birlikte meyve parçacıklarını karıştırıp yiyebilirsiniz. Yulaf ezmesi meyve asitlerini nötürleyecektir.
Aloe vera: Aloe vera reflüye iyi gelen yiyeceklerdendir. Aloe vera mide sıvısını koyulaştırır ve hacmini azaltır. Bu da mide sıvısının kabarıp yukarı yükselmesini önler.
Salata: Mide ağrısına ne iyi gelir derken belki de cevabım salatada olacağını ummamıştınız. Çoğu kişi bilmez ama reflü hastalarının düzenli olarak yemeklerin yanında bol yeşillikli salata yemeleri gerekir.
Salatanın içine domates ve soğan gibi reflüyü tetikleyen malzemeler konulmamalıdır. Yağlı peynir ve bol yağ dökmek de zararlıdır. Salataya bir çorba kaşığından az zeytinyağı dökebilirsiniz.
Muz:Muz mide asitlerini sakinleştirmeye yarar ve ağrı geldiğinde iyi bir atıştırmalıktır.
Kavun:Muz gibi kavun ve karpuz da mide asitlerini sakinleştirir. Bir de bal. Ama bazı kişilerde ters etki de yapabilir.
Rezene: Rezeneyi çay olarak tüketebileceğiniz gibi tavuk yemeklerine veya salatalara da katabilirsiniz. Mideyi sakinleştirir.
Haşlama tavuk: Tavuk ve hindi eti kırmızı ete göre reflü hastalarına göre uygundur. Haşlama veya fırında pişirilmelidir. Kızartması mideye dokunabilir.
Balık ve deniz ürünleri: Millet olarak kırmızı ete bayılıyoruz. Reflüye yakalandı isek balığı daha fazla tercih etmeliyiz.
Yeşil sebzeler: Karnabahar, brokoli, kuşkonmaz, yeşil fasulye ve diğer yeşillikler reflü için mükemmel gıdalardır. Fakat ölçülü tüketilmelidirler çünkü gaz yapıcı etkileri de vardır. Genel olarak tüm yeşil sebzeler reflü için iyidir.
Kereviz: Neredeyse hiç kalorisi olmayan kereviz mide asitlerinin daha az salgılanmasına neden olur. İştah kapatıcı özelliği de vardır.
Maydanoz: Maydanoz sindirime yardımcıdır.
Kuskus: Reflü hastaları için tavsiye edilen yiyeceklerden birisi de kuskustur.
http://www.health.com/health/gallery/0,,20440834,00.html
Gastrite iyi gelen ve sakınılması gereken yiyecekler
Gastrit kaynaklı mide ağrısını şıp diye kesecek bir yiyecek yoktur. Gastritin bitkisel tedavisi genel olarak doğal sebze ve meyveleri tüketmek ve ağrı tetikleyici gıdalardan uzak durmak üzerine kuruludur.
Önce gastrit hastalarının uzak durması gereken yiyecek ve içecekleri sayayım.
· Sıcak kakao
· Kola
· Yağlı süt
· Çikolata sütü
· Nane
· Kahve
· Yeşil ve siyah çay
· Alkol içeren içecekler
· Portakal ve greyfurt suları
· Karabiber ve kırmızı biber
· Süt veya kremadan yapılan süt ürünleri
· Baharatlı veya güçlü aromalı peynirler,
· Sosis, salam, pastırma, jambon ve söğüş gibi yüksek yağlı etler
· Acı biber, yeşil biber
· Soğan ve sarımsak
· Domates salçası, domates sosu veya domates suyu gibi domates ürünleri
Genel olarak, baharatlı gıdalar, yüksek yağlı gıdalar, çikolata ve baharatlar mideyi tahriş eder ve sıklıkla gastrit semptomlarını tetikler.
Bir de gastrite iyi gelen yiyecekleri sayayım:
- Yeşil yapraklı sebzeler
- Az yağlı proteinler
- Parlak renkteki meyve sebzeler
- Flavonoid içeren gıdalar
- Lifli gıdalar
- Yoğurt ve kefir
- Bol su
Kaynak: https://draxe.com/gastritis-diet/
Ülser hastaları nasıl beslenmeli ?
Gastrite iyi gelen yiyecekler ülsere de iyi gelir, gastrit ağrılarını tetikleyen yiyecekler ülser ağrılarını da artırır. Ülser hastaları şu prensiplere uyarak beslenmeli:
Ülser hastalarının meyve, sebze, tahıl ve yağsız veya az yağlı süt gibi gıdaları dengeli olarak menülerinde bulundurmaları ve mümkün olduğunda bol çeşitli beslenmesi gerekir. Tam tahıllar, tam buğday ekmeği, tahıllar, makarna ve kahverengi pirinç yenilebilir. Yağsız kırmızı et, beyaz et (tavuk ve hindi), balık, fasulye, yumurta ve fındık yenilebilir.
Doymuş yağlar veya trans yağlardan uzak durulmalı bitkisel yağlar tercih edilmelidir. Tuz ve şeker tüketimi azaltılmalıdır.
Kaynak: https://www.drugs.com/cg/diet-for-stomach-ulcers-and-gastritis.html
Stres kaynaklı mide ağrısına ne iyi gelir
Makalemin başından beri mide ağrılarının iki ana nedenden (stres ve kötü beslenme) meydana geldiğini vurguluyorum.
Bunlardan beslenme ayağı bir şekilde halledilebilir. Mide ağrısı çekenler beslenmelerini daha sağlıklı hale getirebilirler.
Ama strese girmemek, yaşanacak sıkıntılar nedeniyle kaygı duymamak o denli kolay değildir. Mide ağrısına ne iyi gelir sorusunun cevabını arayanlara stres ve endişe ile nasıl başa çıkılır, bazı önerilerde bulunacağım.
Stresin yararlı ve zararlı yanları vardır. Uzmanlara göre, stres temelde size ne yapmanız gerektiğini tavsiye eden bir enerji patlamasıdır. Küçük dozlarda stresin birçok avantajı vardır. Örneğin, stres günlük zorlukları karşılamanıza yardımcı olabilir ve sizi hedeflerinize ulaşmaya teşvik eder. Aslında stres görevleri daha verimli bir şekilde gerçekleştirmenize yardımcı olabilir. Belleği de arttırabilir.
Stres, savaş ya da uçuş tepkisini üreten hayati bir uyarı sistemidir. Beyin bir çeşit stres algıladığında, vücuda epinefrin, norepinefrin ve kortizol gibi kimyasallar akmaya başlar. Bu, kan basıncında ve kalp hızında bir artış gibi çeşitli reaksiyonlar yaratır.
Araştırmacılar, bazı streslerin bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olabileceğini düşünüyorlar. Örneğin, stres, kalbin nasıl çalıştığını geliştirebilir ve vücudunuzu enfeksiyona karşı koruyabilir. Bir araştırmada, ameliyat öncesi ılımlı düzeyde stres yaşayan bireylerin, düşük veya yüksek seviyede stres yaşayan bireylerden daha hızlı iyileşebildikleri tespit edilmiş.
Demek ki stres mutlak manada kötü bir şey değildir. Stres yönetimi denilince de stresi tamamen yok etmek değil ılımlı seviyede tutmak amaçlanır.
Stresi neyin tetiklediğini bilin: Stresin kaynağı, iş yoğunluğu, moral bozucu arkadaşlar, maddi sorunlar veya ilişkilerdeki sarsıntılar olabilir.
Stresinizi neyin tetiklediğinizi bilirseniz o konuda önceden önlem alarak stres yükünüzü azaltabilirsiniz.
Egzersiz yapın: Çoğumuz egzersizi zayıflamak veya eklemleri hareket ettirmek için yapıyoruz. Halbuki başka bir etkisi daha vardır. Egzersiz esnasında kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan hormonlar salgılanır, kafanızdaki kötü bulutlar dağılır. Her gün az da olsa egzersiz yapmak veya kısa süreli fiziksel aktivitelerde bulunmak stres yönetimi açısında işinizi kolaylaştıracaktır.
Şükür ve tevekkül: Gelişmiş batı ülkelerinde bizim ülkemize göre daha az sorun vardır. Demokrasi daha gelişmiş, iş olanakları daha fazla, refah düzeyi daha yüksek, yargı daha güvenilir, sağlık ve eğitim sistemi daha kaliteli, kısacası imkanlar daha boldur.
Bununla birlikte biz Türkler kahvaltımızı paşalar gibi yaparken Amerikalılar her gün tatsız tuzsuz yulaf ezmesine süt ekleyerek kahvaltılarını yaparlar. Amerikalıların kahvaltıda yulaf ezmesine mahkum olmalarının sebebi mide asitleri ile başa çıkabilme arzusudur. Çünkü her gün yoğun stres altındadırlar ve sabahları güne başlama stresleri yoğundur.
Sabah yataktan kalkınca, sağlık sorunları, falancaya alacağı hediye, filanca aletin taksidi, filanca bankaya ödenecek borç, filanca işi yetiştirebilir miyim kaygısı, filanca kişiyle arama düzeltebilir miyim kaygısı gibi bir çok düşünce nedeniyle yaşadıkları stresin neden olduğu mide asidi saldırıları ile mücadele etmek için pek tadı olmayan yulaf ezmesine başvururlar. Zaten bizim gibi paşa kahvaltısını yapmak için ne vakitleri vardır, ne de yediklerinden tat alabilmek için keyifleri.
Bir refah ülkesinde bu insanların stresli yaşamalarının en önemli nedeni “ elindeki ile yetinme daha fazlasını iste!” felsefesidir.
İşgücüne olumlu katkıda bulunan bu felsefe, insanları tatminsiz, şükürsüz ve olacaklara (negatif ihtimallere ) karşı sürekli kaygı duyan bu insanlar kadere meydan okumayı keramet saydıklarından işler yolunda gitmediği zamanlarda üzüntü ve öfkeyi daha derin hissetmektedirler.
Halbuki sürekli elinde olmayanları düşünüp dert etmek yerine elindekilerle avunmak, sahip olduklarının kıymetini bilmek, elde edemedikleri için “nasip böyleymiş” demek daha az stres anlamına gelir.
Tevekküle bağlanmak, şükretmek ve kadere inanmak strese karşı en iyi çözümdür. Bunu yapmadan kaçırılan fırsatlar için “yenisi gelir”, başa gelen felaketler için “çok da beni etkilemedi” diyebilmek pek de mümkün değildir.
Zamanınızı iyi yönetin: Stres olumsuzluklardan, olumsuzluklar ise çoğunlukla kendi kişisel savrukluklarımızdan kaynaklanmaktadır. Gerek ders çalışırken, gerek ev işi yaparken gerekse de işyerinde projeleri yürütürken değerli zamanları boş şeylerle harcayıp asıl işi kısa zamana sığdırmaya çalışıyoruz.
Zamanı planlamadığımız gibi harcamalarımızı da rastgele yapabiliyor. Zaman ve para yönetimini iyi yapmak sonradan strese girmemek için elzemdir.
Kabullenmek: Gerçekleri kabullenmek ve gerçekçi olmak bazen çok zordur. Sınavdan kötü not almak, kız arkadaşınızın sizi terk etmesi, maddi imkanlarınızın yetersiz oluşu, çevrenizde pek de popüler olmayışınız zor kabul edilecek şeylerdir.
Ama gerçek ne ise bunu kabul etmek gerekir. Kendinizi tanımak ve tartmak, ne yapabildiğinizi, nelerde de eksik olduğunuzu bilmek gerçek dışı hedefler koymanıza, olmayacak şeylere amin demenize engel olur. Gerçekçilik başarıyı artırdığı gibi stresi de azaltır.
Gevşetici çözümler bulun: Mesela uyku strese birebir çözümdür. Çok mutsuz veya kaygılı iseniz biraz uyuyun.
Gevşemek için müzik dinleyebilir, manzara seyredebilir veya parkta oynayan çocukların sevimli oyunlarını seyredebilirsiniz.
Herkes kendine gevşeme yolu bulabilir. Resim yaparak, heykel yaparak, ahşap oymacılığı yaparak, değişik kurslara giderek kafasındaki kara bulutları dağıtanlar vardır. Çok stresli iseniz sizi rahatlatacak hobiler, yan uğraşlar bulun.
Stres konusunda son ve önemli bir uyarım var. Çoğu kişinin strese çözümü alkoldür. Uyuşturucu kullananlar da var. Yaşamınızı berbat edecek bu alışkanlıklar kısa vadede rahatlatıcı olsalar da uzun vadede stresi daha da artırırlar. Asla bunlara bel bağlamayınız.
http://www.ulifeline.org/articles/450-good-stress-bad-stress